![](https://static.wixstatic.com/media/b165df_3864daac09604b62bfa31ca264a2050a~mv2.png/v1/fill/w_980,h_1033,al_c,q_90,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/b165df_3864daac09604b62bfa31ca264a2050a~mv2.png)
Her hikayenin iki yüzü vardır sözünü çok severim, bu kısa romanda ise hikayenin ikiden fazla yüzüyle karşılaşıyoruz. İtalyan yazar Domenico Starnone’nin okuduğum ilk kitabı, ve son olacağını sanmıyorum. Giriş pek etkileyici, sayfalarca sadece bir kadının kocasına yazdığı mektupları okuyoruz.
Konu ise çok güncel, Napoli’de zor şartlar altında yaşayan, genç yaşta evlenmiş iki çocuklu bir çiftin buruk hikayesi. Adam (Aldo) başkasına aşık olup evi terk eder, kadın (Vanda) bunu hazmedemez, bir kaç sene sonra adam süklüm püklüm geri gelir ama kadın ona eziyet etmeyi asla bırakmaz. Adam susup silinmeye başladıkça kadın acıdan daha da katılaşır kalınlaşır, asıl olan çocuklara olur. Dışardan her ne kadar geleneksel, düzgün bir aile tablosu çizseler de gerçek bambaşkadır. Yazarın dili gayet sade, cümleleri fazla süslemeden ne demek istediğini çok güzel ifade ediyor, çeviri de akıp gidiyor. Elimdeki işi bırakıp okumaya geri dönme isteği uyandıran bir roman oldu, o yüzden bitirir bitirmez yorumlamak istedim. Haftasonu okumak istersiniz belki diye..Keyifli okumalar..
Not: Orjinal adı Lacci olan bu romanın, yönetmen Daniele Luchetti tarafından 2020 yılında çekilmiş filmi de var.
Altını çizdiklerimden;
“….. altını kim bilir ne zaman çizdiğim metinleri okumaya başladım... Neden bazı sözcükleri çember içine almıştım? Şimdi yeniden okuduğumda bana anlamsız gelen bir metnin kenarına ünlem işaretleri koymaya beni iten şey neydi?…” S.56
“Zihnimize giren onca güzel cümleye ne oluyor? Bizi nasıl harekete geçiriyorlar; anlamdan yoksun, tanınmaz, rahatsızlık verici ya da gülünç hale nasıl bürünüyorlar?” S.56
Comments